SEVELIM SEVİLELİM
Çok değerli Haber Expres Gazetesi okuyucuları;
Konuşmalarımızda nefret dilini değil sevgi dilini kullanmak, insanların kalbini hoş, yüzünü güleç eder. Kem söz sahibine aittir ve insanların kalbini kırar, kişiyi rencide eder. Yûnus Emre bu dizelerle gönül kırmamayı, mahlûkata sevgiyle bakmayı ne güzel söylemiş: ‘‘Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.’’
Dinlemek ve gönül alıcı tatlı dilli yumuşak konuşmak kâmil olmanın, sevmenin, sevilmenin birer göstergesidir. Dinleyen çok şey kazanır. Mesnevi'nin ilk beyiti Farsça ‘önce dinle’ diye başlar. Allah insana iki kulak, bir dil vermiş; yani iki dinle, bir konuş. İki kulak, aklın ve kalbin dünyaya açılan muhabere iletişim aracıdır. Bu aracı yerinde kullanmak büyük bir nimet ve fırsattır.
Güzel ve samimi konuşmayla ilgilide Sadi Şirazî Hazretlerinin ‘Bostan ve Gülistan’ kitabında hoş kıtalar var.
Bir örnek şöyle:
‘‘İki komşu genç, birbirlerine âşık olur. Ne var ki görüşüp konuşma imkânları pek olmaz. Delikanlının anne babası bir akşam şehrin uzak bir mahallesine gezmeye gider. Delikanlı evde yalnız kalır ve mumu yakıp ders çalışmaya başlar. Kızın ailesi de o akşam gezmeye giderler, kız do evde yalnız kalır. Kız dayanamayıp sevgilinin yanına gitmeye karar verir. Kız ansızın delikanlının odasına girince delikanlı sevinçle birlikte telaşlanır. Hızlıca ayağa kalkar. Bu arada eteğinin rüzgârıyla mum söner. Kız, "O kadar çirkin miyim de görmemek için ışığı söndürdün?’’ der. Delikanlı, ‘‘Sen odaya güneş gibi doğdun. Güneşin olduğu yerde ışığın ne hükmü kalır?’’ der… Fatih Sultan Mehmed Hân Hazretlerine bir dilenci yaklaşır ve sadaka ister. O da dilenciye bir altın verir. Dilenci, ‘‘Aman Hünkârım, insan kardeşine hiç, bir altın verir mi?’’ der. Fatih Sultan Mehmed, ‘‘Nereden kardeş oluyoruz?’’ diye sorar. Dilenci, ‘‘Hünkârım, ikimiz de Hazretî Âdem ve Havva soyundan değil miyiz?’’ deyince Sultan, ‘‘Çabuk git, diğer kardeşlerin duyarsa sana zırmık düşmez.’’ cevabını verir.’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.