Kendi rahatı bozulmasın diye kontrolsüz bir şekilde çoğunun eline bilgisayarı, tableti,, akıllı telefonu tutuşturan ebeveynler, evladını sanal alemde dolaşan gerçek vampirlerin insafına terke ettiğini artık anlamalıdır. Eski sapıklar, sokakta buldukları sahipsiz çocuklara musallat olurlardı. Şimdilerde ise ailenin içine kadar girmiş, evin içinde oda oda gezip çocuklarımızı kandırmaya aldatmaya ve kötü yollara sevk edebilmekteler. Birileri de "Z kuşağı" diyerek , yapacak bir şeyin olmadığını terkin ederek savunma ve mücadele mekanizmasını yok etmeye çalışmaktadır.

            Aslında konu Z kuşağı sorunu değildir. Z kuşağı diyerek her zamanki kolaylıkla sorumluluğu üzerimizden atamayız. Esas, sorun değişen dünyaya ve içinde bulunduğumuz dijital çağ uyum konusudur. Köyünden bir kez bile çıkamayan bir insanın bütün dünyayı dolaşabildiği dünyadan söz ediyoruz. Her şey avucumuzun içinde… Maalesef bu yeni asra birey ve aile olarak, en önemlisi de eğitim ve kültür anlamında hazırlıksız yakalandık. yüzyılın ortalarında yoğun göçlerle bozulan sosyal yapı ve toplumsal normların yerine bireyi ve toplumu bilinçlendirecek eğitim ve kültür hamlelerini yapamadık. Bu konuda en büyük görev ve sorumluluk şüphesiz milli eğitim gençlik ve kültür bakanlıklarına düşmektedir. Zira bugünün çocukları maalesef anne ve babalarını göremeden büyümek zorunda kalmakta, gerçek hayattan çok sanal alemde yaşamaktadır.

            ilk önce ve her şeyden önce ve bir an önce milli ve insanlara umut ve gelecek vaad eden bir eğitim sistemi kurulmalıdır. Ailenin fonksiyonlarını yeterince yapamadığı günümüzde çocuklara ve nesillere sahip çıkma bizzat devletin görevidir. Devlet, ana okulundan başlayıp planlı ve sistemli milli değerler eğitimi hamlesi başlatmalı, dijital çağın peşinde sürünmek yerine, onu yönetmeyi bilmelidir. İnternet ve sosyal medya kullanmakla, selfie çekip emoji atmakla Z kuşağı olunuyorsa bugünün yetişkinlerin de kuşak atlamış, Z kuşağına terfi etmiş demektir.

                        Gelecek sayıda buluşmak üzere Hoşça kalın