ARTIK FARKLI BİR ŞEYLER SÖYLEME ZAMANI (4)
Futbol adına sözü olan söyleyecek ki Türk futbolu bir mesafe kat edebilsin. Eskinin tekrarından başka sözü olmayacak olanlar ve dahi milyarları saçıp savuranların mantığı ile bir adım ileri gitmemiz söz konusu olamaz.
Milletimiz Kaderci yaklaşımı ile bu yanlışa ortak olmaya bayılıyor. Acılı bir Arabesk edasıyla ve karşı tarafı suçlamanın dayanılmaz hafifliğinde bir oradan bir bu yana savrulmaya devam ediyor.
Turgay hoca gibiler yahu bu iş dünyada böyle yapılıyor bak başaranlar böyle böyle yaptı diyor ama duyanda yok dinleyen de .
Göztepe takımının yabancı yeni sahibi bunu İngiliz aklıyla duymuş gibi ama bakalım o mu bize örnek olacak yoksa biz mi onu kendimize uyduracağız.
Turgay Hocanın Türk futbolunun kalkınması ve futbolumuza dair görüşlerini yansıtarak devam edeyim ;
BULUNDUĞUNUZ YERİ DOĞRU TESPİT ETMEK
“İlk yapmamız gereken bulunduğumuz yeri ve gerçek seviyemizi belirlemek olmalı. Türkiye’deki futbol kaos oyunu üstüne kurulu, adam adama oynanan ve coşkulu oyun kisvesi adı altında bize yedirilmeye çalışılan, çağdaş futbolun çok uzağında bir oyun var. Ligdeki takımların büyük çoğunluğu bu şekilde oynadığı için, iki yanlış karşı karşıya geldiğinde ortaya çıkan sonucun doğru zannedildiği bir durum ortaya çıkıyor. Kendimizi kandırıyoruz. Psikolojik açıdan baktığımızda maalesef duygularımızı yönetmeyi henüz beceremiyoruz, toplumumuzun hayatın içindeki ani duygusal durum iniş ve çıkışlarının yansımasını futbolumuzda ve milli Takımımızda da açıkça görebiliriz. İlk maçın düdüğü çalana kadar beklenti anlamında bulutların üzerine çıkarılmış ve çok motive bir oyuncu grubundan, sadece 90 dakikalık bir süre içerisinde, motivasyonu dip yapmış ve sanki dünyanın sonu gelmiş gibi davranan bir takıma dönüşebiliyoruz. Psikolojik anlamda böylesine hızlı geçişler yasayan bir toplum olarak, takımlarımızın uçlardaki duygusal hallerini daha iyi yönetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bunu da ancak spor psikolojisinin profesyonellerinden destek alarak yapabiliriz. Anlatmak istediğim şey aslında ligimiz birçok açıdan diğer Avrupa liglerine oranla çağın çok gerisinde kaldığı. Fiziksel, taktiksel, teknik ve psikolojik olarak 4 ana bölüm halinde değerlendirebiliriz.
Son Avrupa şampiyonasındaki performansımızı ve Türkiye Süper Ligi’ni bu açılardan değerlendirdiğimizde aslında tablonun ve istatistiksel verilerin bize seviyemizle ilgili yerini net bir şekilde ortaya çıkardığını görebiliriz.
Örneğin Bundesliga’nın koşu mesafelerinde sonuncu olan takımı Türkiye birincisinden 2,2 km fazla koştuğu bir ortamda fiziksel dayanıklılık olarak iyi durumda olduğumuzu söyleyemeyiz. Ya da İtalya maçında takımımız % 36 topa sahip olma oranıyla rakibimizden 5,5 km az koşması hem fiziksel, hem taktiksel hem de oyuncu tercihleri konusunda doğru yaklaşım göstermediğimize apaçık güzel bir örnektir.
Ayrıca maça başlangıç stratejimiz, hem taktiksel hem de maç stratejisi anlamında zayıf kalmamız turnuvaya hazırlık sürecimizin detaylı bir şekilde sorgulanmasına yol açacaktır. Bir de kendi 1. bölgemizde 27 sahipsiz topun 24’ünü İtalyanların alması öngörülebilir ama kabul edilebilir bir istatistik değildir. Sonuçta sahada ne yaptığını bilen taktiksel oyun stratejisi olan takımların kendi güçleri ne olursa olsun sahada kendilerini oyun tarzı ve felsefeleriyle ifade edebildiğini görüyoruz. ‘’
Demekte hocamız giriş cümlelilerinde, çözüm nerede peki en az onlar kadar ve daha fazlası sahada koşmakta,Fizik,Teknik,Taktik ve Psikolojik algoritmayı oturtabilmek,Kendimimizi kandırmayı bırakmak diye özetlenebilir ilk söylenenler.
Asıl çarpıcı vuruşlar geriden geliyor ama okumak isteyene elbet ama yok hakem şöyle yaptı böyle yaptı, çete derdine düşenlere lafımız yok onlar anılarında yaşamaya devam etsinler .
Sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum.