Yerel seçimler yaklaştıkça aday adaylarının sancıları da artıyor. Hele ki Belediye başkanlığı için yarışan aday adaylarında ki sancılar bir başka. Her zaman söylenir. İktidarda olanlar her zaman yıpranmış ve en zor karar verilen isimlerdir.

Çarşamba Belediye Başkan aday adaylığı için resmi başvuruyu yapan sadece mevcut Belediye Başkanı Hüseyin Dündar. Dündar'ın karşısına resmi olarak aday adayı çıkmamış olsa bile arka fondan İlçe teşkilatı ve halk arasında aylardır ve ısrarla İlçe Başkanı Mehmet köse adı sesleri de yükselmiyor değil. İkisi de güçlü, ikisi de birbirine inat mücadeleyi sürdürüyor.

Mevcut Başkan Dündar "ben hizmetimi yapmaya devam ediyorum. Aday adayı oldum ve başka aday adayı yok" düşüncesinde devam ediyor olsa bile,

Özellikle Belediye Meclis Üyeleri ve İl Genel Meclis üyeleri, Muhtarlar, İlçe ve bazı İl Yöneticilerinin alttan alta Köse'nin adaylığı için kıyasıya çalışmalarının olduğu biliniyor. Bu konuda da zaten bir hareket geçtiğimiz hafta içinde gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde bir yerde geçen şu sözler her şeyi aslında anlatıyor.

Köse aday adayı değil ama halk arasında ve partililer arasında sıkça adından bahsediliyor. Yani kısacası bu aday adaylık süreci sancılı mı sancılı. Kim aday olur, kim olmaz belli değil ama,

AK Parti iktidarında 10 yıl bitmesine rağmen çok fazla absürt seslerin hala çıkmaması kim aday olursa olsun kazanacağı sözlerinin çok olması Genel Merkezi de bir nebze rahatlatıyor. Bu noktada şu kuşlar yok mu şu kuşlar bize durmadan derler ki; "Dündar en güçlü isim ammaaaa..."

İşte o amma akabinde şu cümleler yükseltiliyor. Teşkilatla, vekillerle arası bozuk. Bu nedenle en güçlü gibi görünen Dündar'ın sıkıntısı oluyor ve olacak. Bizde bu defa fazla işin içine girmemeye özen gösteriyoruz. Bize kim başkan adayı olur sorusuna başkan var deyip geçiyoruz. Ama hangi başkan bizi ilgilendirmiyor.  Ve ayrıca hangisi aday olur, aday olmaz bizi hiiiiç ilgilendirmez.

Geçmiş yıllarda şu olur, şu olmaz nedeni i şu dedikte ne oldu.  Hatta ve hatta bizim şu olur dediklerimiz oldu da ne oldu hepimiz gördük!. Bizler meslek olarak her daim reklama ve haberlerimize bakarız. Bizde yıllardır olduğu gibi yine reklamımıza yani kazanacağımıza bakıyoruz. Haber noktasında kim aday olacakmış, olurmuş umurumuzda dahi değil. Haberimizi yapar geçeriz. Geçmişte olduğu gibi. Kimseye diyet borcumuz da yok.

Ha çok zorlarsalar kim olur diye. İşte o zaman ip koparsa yani kimin aday olacağını, kimin olamayacağını nedenleri ile açıklarız. Şimdilik ipler gergin şekilde bekliyoruz. Bizim için kim olmuş olmamış fark etmiyor.

Bizim b ve halkımız için önemli olan "Aday her kim olacaksa, bu ilçeye emek  verenlere değer versin.  Burada hizmet yapıyorum dedikten sonra gidip Samsun veya bilmem nerenin basını, esnafı, işadamına, kendi ağababasının kaynaklarına kazandırmasın. Bizim ilçenin adamı kazanamıyorsa, ayrımcılık kim yapar veya yapıyorsa bizden uzak olsun yeter. Bu güne kadar ne kaybettikte Çarşambalı olsun taştan olsun mantığından kaybettik. Bundan sonra kaybetmeyi hiç mi hiç arzulamıyoruz".

Kaldı ki bu noktadan sonrası teferruat veya diğer söylemle "Şeytan ayrıntıda gizli" sözünde ki ne cevabımız şu olur: "Şeytan azapta gerek veya Şeytan görsün yüzlerini"

Halkını unutacak, halka hizmeti şahsileştirecek, insana insan gibi muamele etmeyecek, dostunu düşmanını bilmeyecek, kendi bildiğini okuyacak adaylardan rabbim hem bizleri hem halkımızı korusun. Bize bunlar yeter sanırım.

Gerisi Köse ile Dündar'ın arasında ki siyasi yarıştır. Dedim ya!. Kim reklamını verirse, kim haberini gönderirse biz işimizi yapar ekmeğimizi kazanırız. Kötü söz(ler) sahibinindir. Ve diyoruz ki: Biz hiç kimsenin adamı olmadık, olmayacağız. Adam zaten adamdır. Adam olmayan birilerinin uşağı olur. Bu devirde de uşak bolluğu var ki siyaset bu defa bu uşakları bitirir umudundayım.

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın.