Çok laf boş adam işidir. İki büyük Lider. İkisi de lafın özünü söyledi.

Piyasada yalakalık peşinde olan ve alınan başarıları gölgelemek, ülke içinde kargaşa ve kaos oluşturmak için Çanakkale ile Afrin'i karşılaştırarak kaos ortamı yaratmaya çalışanlar görülmekte. Kaos uşaklığına soyunmuş soysuzlara iki büyük Liderin cevabı da netti.

Hain ve Düşmanların bilmediği, Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarında ki mücadele ile bu operasyonları asla kimse kıyaslamadığıdır. Her Türk iki olayın da içini, dışını çok iyi bilir. Yani demem o ki; Şehid aynı şehid, Gazi aynı Gazi.

Bu söylemlerin amacı ülkem de kaos oluşturma söylem ve gayretlerinden öte tezgah değildir. Türk Milleti bu oyunlara asla geçmişte de müsaade etmemiş, 15 Temmuz'da da etmesi, bundan sonra da etmeyecektir.

Ülkem toprak bütünlüğü için, Kıbrıs ve sonrasında son Fırat Kalkanı, Afrin operasyonları gerçekleştirmiştir. Bu operasyon ve harekatların hedefi ve amacı nettir. Bu operasyonlar Türk Ordusunun Türkiye'nin sınırlarını korumak, halkının refahını, huzurunu sağlamayı hedeflemiş ve Mehmetçik sınır ve sınır ötesinde toprak bütünlüğümüz, güvenliğimiz adına gerçekleştirdiği operasyon ve mücadelelerdir.

Bizim mücadelemizin; ABD ve yandaşı hain ülkelerin terör örgütleri ile düşmanların, demokrasi - özgürlük şemsiyesi adı altında İslam coğrafyasında yaşattığı vahşet görüntüleri işkence ve  işgal oyunları gibi olması düşünülemez.  

Türk Ordusu İslam aleminin arzuladığı Allah inancıyla vahşetin yaşatıldığı Suriye ve diğer bazı İslam ülkelerine gerçek adalet, özgürlük, bölge insanlarına huzur ve yaşanabilir topraklara kavuşmaları adına yapılan, yapılmaya da devam edecek olan operasyonlardır. Bizlerin bu günkü harekatlarının hedefi toprak almak, düşman gibi ülke işgal, mandacılık değildir.   

Her neyse ülkem içinde kaosçuların bu söylemlerine de cevabı anında iki büyük Lider net verdiler. İlk önce Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Çanakkale'de ki konuşmasında, "Dün dünyanın dört bir yanından toplayıp getirdikleri askerleriyle, erken zafer kutlayanları, Çanakkale’de nasıl hüsrana uğrattıysak, sınırlarımız boyunca terör koridorları oluşturduklarını sananları da öyle şaşkınlığa uğrattık. Afrin’i  55. güne giren operasyonla tamamen ele geçirdik.  Şimdi bayrağımız orada dalgalanıyor. Teröristleri o çukurlara gömdük ve saldırıyı bertaraf ettik. Ardından 15 Temmuz darbe girişimini başlattılar. Milletimizin o iman dolu göğsüne çarparak darmadağın olarak ricat ettiler, geri döndüler."ifadeleri ile hepsini susturdu.

Sonra gözümüzü, kulağımızı MHP'nin 12. Genel Kuruluna çevirdik. Kurultay' da Dr. Devlet Bahçeli, düşmanın Türkiye üzerinde yıllardır oynadığı oyunları net gördük. 7 Haziran' da teklifleri kabul etmedik ifadeleri ile, "Düşman evin içine girecek, kaleyi içten yıkacaktı. Böyle bir vebale ortak olamazdık. Milletin vermediği başbakanlık görevini başka kapılarda dilenerek arayamaz, alamaz, buna tenezzül dahi etmez, edemezdik. Bizim ülkülerimizin fiyatı yoktur. Bizim davamızın bedeli yoktur. Ederi bir dolar olan şerefsizlere verilecek ne bir karış toprağımız ne de bir tek insanımız vardır. Ülkücü olmak zordur, ülkücü kalmak daha da zordur."

Yazının başında da dedim ya!. Çok laf boş adam işidir!

Cumhurbaşkanımızın deyimi ile; "Dünyanın dört bir yanından toplayıp getirdikleri askerleriyle, erken zafer kutlayanlara kefenimiz hazırdır. " 

Yeter ki  Allah bizleri topraksız, Vatansız, Bayraksız bırakmasın.

Bu Türk Milletinin gömülecek Kızıl Elmamız oldukça,üstünde yaşayacağımız bir karış toprağımız durdukça ve mahşere dek de toprak, bayrak olduktan sonra,

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli'nin deyimi ile, " Bizim ülkülerimizin, kızıl elmamızın fiyatı yoktur. Bizim davamızın bedeli hiç yoktur."

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

,