FUTBOL OYNAMAK VE SEYRETMEK (2)
Bir önceki yazımızdan devamla ben sahada ve ekran karşısında maça baktığımda ne hissediyorum ?
1970 li yıllarda orta mahallede mahalle içi,okul bahçesi, komşu mahalle, köyler arası turnuva vb şeklinde başlayan futbol merakı ve uygulaması babamızın tuttuğu takımı tutmak şeklinde başlayarak Çarşambaspor,Samsunspor ve Fenerbahçe şeklinde şekillenirken ,İlk-orta-lise döneminde Çarşambaspor maçlarının seyri ile kısmen Samsunspor maçlarının eski stat seyri ve radyoda Fenerbahçe ve diğer maçları dinlemek şeklinde tecelli etti.
Ne hissederdik maça baktığımız da yada dinlediğimizde takımımız galip gelsin de nasıl olursa olsun fikri idi beynimizde olan.
O dönem çocuklarının tek yapabildiği spor Futboldu bu kadar çeşitlilik yoktu, o yüzden her kes futbol konusunda otorite idi.
Üç büyükler geçeğin de Ulusal ligimizi gazete ve radyodan dinlenilen ve izleyebildiğim kadar yorumlar ve her sene aynı terane ile kısır bir döngü ve basmakalıp cümlelerle suçlama ve övgü ile seyirci görevimizi terine getirirdik.
Ben şanslı kesime mensup olduğum için Samsun ve Çarşamba maçlarını izleme imkanlı yorumlamalar yapabiliyordum.
Hiç unutmamam küçük radyomla bir Samsun maçında Radyodan maçı anlatan spikerle sahada gördüklerimin aynı olmadığını ,spikerin olağanüstü abartısını gördüğümde şaşırmıştım.
Bu gün bu şaşkınlığım televizyonda seyrettiğim bir maçı anlı şanlı spor adamlarının yorumlarındada görebiliyorum.
VAR denilen harika uygulama bu alanda cirit atanların foyalarını ortaya dökmek için harika uygulama inşallah kaldırmazlar.
Neyse maça baktığımızda takımız yensinde nasıl olursa olsun, zaten hakemler haksızlık yapıyor hep bize vb fikirlerdi.
Çarşambasporumuz Samsunumuzun en iyi takımlarından biri olması nedeni ile futbol konusunda bizi daha sağlıklı bir yapı içinde düşündürebiliyordu.
80 li yılarda Üniversite döneminde 1.lig takımlarını yoğun bir şekilde izleme imkanı olunca ve de tuttuğumuz takımın İstanbuldaki maçlarında gördüğümüz manzara ve Ülke dışına çıkamayan futbol anlayışını görme imkanı sunuyor insana.
Sonuçta Radyo da dinlediklerin ile sahada gördüklerinin uyumsuzluk gösterdiği gibi ,sabahın 5 inde maçın başlayacağı yerde bekleyen bekleyişlerin saat 3-4 e kadar kuyruklarda bekleme ve akabinde rakip taraftar olarak birbirimizi hırpalayarak geçirdiğimiz onlarca sene izlenilen futbol maçları.
Taraftarlık bu işte ,iyi yada kötü oynasada vede Avrupa da hiç karşılığı olmasada bizim görevimiz FB takımının savunuculuğu idi okulda evde kantinde sahada maçta.
Televizyonlar çıktıktan sonra biraz tekamül eden fikirlerimiz .VAR uygulaması ile final yaptı bu fikirler ve artık kral çıplak diyebiliyoruz seyirci aidiyetimiz içinde.
Gözümüze soka soka artık yalan konuşulamıyor, yok penaltımızı vermedi, yok ofsayttı vsvs,kararı seyirci verebiliyor yorumcular ne derse desin artık, gazeteler ne yazarsa yazsın.
Akşam liverpol-Real Madrit maçını seyreden bir seyirciye ulaştığı futbol bilinç düzeyinde ,Ülke futbolunda oynamadığın futbolla artık bana haksızlık yaptılar hakemler hikayeleri ile ne kadar anlatsan da bir karşılık görmeyeceksindir.
Kısacası aidiyet duygusu ile gözü kapalı, sorgulamadan seyrettiğimiz maç dönemlerinden gelmekteyiz kendi adımıza. Her kesin kendi adına bir hikayesi vardır mutlaka .
Bir sonraki yazımızda devam edelim sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum.