Devletimi benden çok seven tanımadım. Ama görülüyor ki, Devleti devletten bile çok sevenler  varmış!? Bu nasıl oluyor derseniz. Yolu çok. Sevginin değil. Sevmenin çok yolu varmış...

Bazıları oturduğu makamın gücünü kullanarak, Bazıları siyaseten elinde ki kuvvetle, Bu makamları elinde, altında bulunduranlar oturuyor. Sözüm ona her konuda devleti kara geçiriyorum iddiası ve laf salatası altında, İnanın bazıları terörden ve trafik kazalarından daha çok dolandırıyor.

Mesela geçtiğimiz ay haberlerde Samsun Büyükşehir Belediyesi İkmal Daire Başkanlığında bilmem ne görevinde olan bir kişinin itirafı neticesinde. Dedesinin mezarında su şişesi içinde naylona sarılmış flash bellek çıktı. Bunun adı yolsuzlukta  mücadele. Lafı uzatmayacağım.

2006 yılından sonra Çarşamba İlçe Özel İdaresi Müdürlüğüne atanan Müdürümüz devleti düşünerek (!) DOĞRUDAN TEMİNLE ihale yapmaya başladı. Kimse doğrudan teminin aksayabilecek, rant kapısı haline gelecek yönlerine bakmadan gazeteye verilecek üç beş kuruş ilan parası yüzünden sustu destekledi.

Şimdi buna bir ikincisi eklendi. Bu şeytanlık ise EKAP ta ilan yayınla olun bitsin. Bu modaya bizim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü kervana katılmış.  He valla hem de çocuklarımızı emanet edip bindirdiğimiz, bindireceğimiz okul öğrencileri için alımı gerçekleştirilen Öğrenci taşıma ihalesi konusu ile... Kısacası konu Okullarda ki Öğrenci taşıma ihalesi.

Bu ihale yıllardır Gazetede yayınlanırken aniden bir kişinin kendi isteği ( kişi kendisini KİT, EKAP VE 4374 sayılı ihale kanununa göre savunuyor) ile ani bir kararla BEN ONLARCA İHALE NUMARASI ALMAKLA UĞRAŞAMAM diyerek tek kalemde ihale yapıyor e ihale ilanını yalnızca EKAPTA ihale ilanını yayınlıyor. EKAP ta yayınlanmasında sıkıntı yok.

İhale gazetede resmi ilan ile yayınlanmayınca işin içinde cinlik mi, şeytanlık mı var diye akla geliyor hemen. EKAP' ta hadi yayınladınız ihale ilanını. Peki ihaleye Ülkede ki istekli onlarca, yüzlerce şirket ve firma girebilir. Girdiler mi, kaç firma girdi, kaç adedi ihaleyi kazanabildi? 

Asıl mesele burada başlıyor. İşin garibi bu ihaleye ilçe dışından bir kaç firma giriyor ama ihaleyi yine ilçe dışından kimse kazanamıyor. Ne iş?. Öncesinde fiyatlarda sanki anlaşma varmış gibi... (Konu ile ilgili en azından şimdilik öğrendiğimiz şekil bu). Yani birileri kendi çalıp kendileri oynuyor. Garip büyük firmalar bile Çarşamba firmalarını geçemiyor. Hastane ihalesine 5-6 Çarşamba Matbaası girdi bir Ankara firması ile yarıştı adamlar hepimizi ezdi geçti. Orada eziliyoruz, bura da bizimkiler eziyor. Bizim araçlar daha ucuza mazot, benzin mi alıyor acaba?. Hepsi çok büyük firmalar mı?. Düşünmeden edemiyorum . Çıkamadım işin içinden siz çıkabiliyor musunuz?

Şeytan dürtmeye başladı yine. De get pis Şeytan desem de rahat durmuyor ki: Neden yıllar sonra bir başkasını dürtükledi ki, şimdi döndü pis şeytan bizi de dürtüklüyor? Bunun altında pis kokular gelir der misiniz, yoksa şeytan işi deyip geçiştirelim mi ne dersiniz?

Milli Eğitim cenahından gelecek cevabı beklemeye başladım ancak; Bakalım Milli Eğitimde bu ihale iptal edilecek mi, yoksa aynı şekli ile devam edilecek mi? İhale aynı şekli ile sözleşmeleri imzalanırsa suç teşkil eder mi etmez mi?. İhale şartları tam olarak yerine getirildi mi yoksa eksik ihale şartları mı uygulandı. Neden gizleme ihtiyacı duyuldu. Gizlenmek istenmedi mi?.

Samsun'un diğer İlçeleri hem EKAP'TA HEM YEREL GAZETEDE İLANI YAYINLARKEN, ÇARŞAMBA MEM  neden sadece işi EKAP'la bitirmek istedi.  Bu ihalelerde diğer ilçe MEM ve İl MEM mi yanlış yapıyor yoksa bizimki mi? Bizimkiler mi haksız, diğerleri mi? Bekliyorum. Lakin; beklerken de Çarşamba usulsüz ilan yapmış düşüncesi ile konuyu en ısa sürede yasal haklarımı savuna bilmek adına en kısa sürede de Mahkemeye taşıyacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın.

Ama demedi demeyin. Hata, eksik, başka işler varsa erkenden dönülmeli ve doğrusu yapılmalıdır. Ya Samsun İl Milli Eğitim ile İlçe Milli Eğitimleri suçlu, hatalı veya kendilerinin savunduğu gibi Çarşamba Milli Eğitim Müdürlüğü yanlış, suçlu.

Konu ile alakalı olarak İlçe Mili Eğitim Müdürü Telat Aktaş'la konuyu kabaca görüştük  araştıracağı sözünü aldık. Aktaş'ın, hatayı fark ettiği andan itibaren en doğru kararı vereceğinden şüphem yok. İnşallah sonuçta altından başka kokular çıkmaz, doğrusu bulunur. Ama ekmeğimizi adeta elimizden alan içinde susup köşede bekleyeceğimiz sanılmasın. Kedi keşkek yemez derler. Biz bir defa yedik artık yemeye niyetim de iştahım da yok. Bilinmiş ola...  

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...