Kendi görevinden bilgi vermeyene, biz bilgi neden verelim?
Biliyor musunuz?. Bu gün size çocuk gibi bir yazı ile başlamak istedim.
“Dün telefonum hiç ummadığım bir kişinin araması ile çaldı ve heyecanla açtım”.
Arayan kim mi?. Son birkaç gündür eleştirilen Çarşambaspor Teknik Direktörü İbrahim Hancı, HOCA idi. Telefonu açmadan önce haberlere tepki gösterecek düşüncesi ile ve birazcıkta merakla açtım telefonumu.
Anladığım kadarı ile hocamın yanında birileri daha vardı ve hemen telefonda dünkü haberde ki yöneticinin adını sordu. Telefonda bunu söyleyemeyeceğimi yüz yüze görüşerek konuşalım dedim ama kabul etmedi. Her neyse konu Hancı ile muhabbetimizin hepsini anlatmak değil aslına bakarsanız.
Asıl konu Hancı’nın eleştirileri yaptığımız haberden çok haberde konuştuğunu dile getirdiğimiz Eski yöneticilerdi!.
Yuh be bende beni arayıp, “Erol Kardeşim takımda şu, şu eksiklerimiz var, şunlardan hafta sonu kötü oynadık. Yenildik yenilmekte, yenmekte var. Biz birlik olalım. Eleştirin ama bu kadar ileri gitmeyin” demesini bekliyordum.
Haydaaa! takımla alakalı tek kelime etmedik.
Haberde ki yönetici kim? sorusu ve başka bir ithamı konuştuk.
Ha birisinin adını verdim. Nasıl olsa haberci kardeşim mesleğini iyi biliyorsa o da haber kaynağını vermez. Hoca kadrodan kestiği Murat Bilgin’i neden 18 e almadığını açıklıyor mu?. O açıklasın biz de kaynak belki veririz. Yani neymiş. Herkes kafasına göre değil, dürüstlüğü kadar konuşuyormuş. Yanlış mıyım?. Bana görevi hakkında bilgi vermeyene ben bilgi neden vereyim ki?
Neyse Hancı hocaya yüz yüze görüşüp takımda ki bu sıkıntılar ve maçlarla, çalışmalarla alakalı konuşmayı düşlerken yüksek tonda konuşma ile “tak” diye kapattı telefonu.
Olsun be hocam.
Biz başka yerlere verdiğin bilgilerle haberimizi yapıyoruz. En azından kaynak göstermek zorunda bırakıyorsun.
Hani biz seni Çarşamba’nın evladı diyerek alt yapıdan bu yana destekledik bu gün Çarşambaspor hocasısın?
Ama sen kendi memleketinin gazetesini sahiplenmiyorsun ya!.
Ne diyeyim.
Bu da senin düşüncen, fikir yapın ve kumaş kaliten.
Kaldı ki sen harika bir insansın ama değişim var ya!.
Seni çok değiştirmiş.
Ya birilerine kızgınlığın bu noktaya getirdi seni ya da başka nedenler.
Bizim için hala alt yapının çalışkan, becerikli spor adamı ve bana göre çoğundan daha iyi bir arkadaşımızsın…
Hocalıktan önce…
Bilmem ki incittim mi yine. İncittiysem özür dilerim.
Ha Hancı hocamın bizi çok incitmesi hiiiiç önemli değil.
Bizim dostluğumuz alt yapıdan gelir…
***
İkinci konu İl Genel Meclis üyelerimizden Mustafa Baş.
Kendisini çok severim. Aile dostumuzdur. Uzun süredir de küs değildik ama konuşamıyorduk da aslına bakarsanız. Dün sabahın köründe yanına gittim. Oturduk çay içtik uzuuuun uzun sohbet ettik.
Baktık ki siyasetçi bile olsa birileri yapılan bazı işlerden mağdur!. Mağduriyet işin aslına bakarsanız hepimizin mağduriyeti... Onun ilgi alanında değil.
Konu Beylerce – Beyyenice köyü arasında ki bölünmüş yol yapım çalışması. Hani bizim meşhur haber kaynağımız. Nerede ise gün geçmesin ki haber konusu olmayacak iş yapsınlar.
Ramazan Bayramı sonrasında asfaltlama çalışması yapılacağını öğrenmiştik. Maşallah asfaltlama için alt yapı düzenleme çalışması başladı başlamasına da…
Milletin de evine örümcek ağı, kirli çamaşırlar, toz, toprak, yarış pisti gibi millete gına getirecek her işi yaptılar. Bir tek yolu yapmaları hariç...
5 kilometrelik yol 2 yıla yakın sürdüğü nerede görülmüş?. Mustafa Baş’ ta onu diyor. Nerede görülmüş, bu kadarcık yolun bu kadar sürede yapıldığı?
Karayolları uyuyor sanırım. Sonra sahi bu yolun teslim tarihi, uzatma ve ihale bedelini arttırma oranı belli mi?. Belli ise neden hala yol bitmiyor? Başbakanımız demedi mi başlanan işi erken bitiren ödüllendirilir, geç teslim eden cezalandırılır. Salıpazarı yolunda yıllardır yılan hikayesine dönen çalışmadan sonra Bakan Suat Kılıç’ a şikayetler gelince verilen Ültimatomun aynısını aynı firmaya burada da mı verdirmeliyiz. İşte bu noktada ilçe yöneticileri devreye girmeli, siyasetçiler girmeli derim.
Sayın İl Genel Meclisi Üyesi Baş devreye gireceğini Karayollarına gereken eksikleri ileteceğini belirtti. Şimdi diğer yetkililerin icraatına bakacağız. Bu firma bulunmaz Hint kumaşı mı ki kimse o kadar yazılanı görmüyor, okumuyor. Zoruma gidiyor aslına bakarsanız. Yahu millet tozdan kalp krizi, solunum yetmezliğinden Ayacık tarafına gidip gelirken ölüp gidecek. Sorumlusu kim olacak? Karayolları mı, Yüklenici firma mı? Yoksa yolda tozdan ölen adam mı o yoldan gittiği için sorumlu olacak. Ölmeseydi mi diyeceğiz. Nasrettin Hocamın gözünü öpeyim. Testi kırılmadan dövselerdi birilerini bu gün bu hale gelmezdi o yol.
Bilmem ki anlatabildim mi?…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.