Bir saniyenin kıymetini kazayı kıl payı atlatmış kişi bilir,

Bir dakikanın kıymetini uçağı kaçırmış yolcu bilir,

Bir ay’ın kıymetini prematüre bir bebeğe sahip anne bilir,

Bir senenin kıymetini sınıfta kalan öğrenci bilir.

Geri gelmeyecek, telafisi mümkün olmayan bir hazineden bahsediyoruz yani zamandan.

“Zaman yetmiyor”, “Zaman su gibi akıp gidiyor yakalayabilene aşk olsun!” cümlelerini birçok insan sık sık ifade eder. Oysaki herkes günde 24, haftada 168 saate sahip.

Mevcut potansiyellerimizle yarına ayak uyduramayacağımıza göre yeni fikirlere, yeni projelere, yeni yatırım alanlarına açık olup yol haritamızda ilerlememiz gerekecektir.

Bu yıla kadar yaptıklarımız bizi buraya getirdi. Eğer daha iyisini istiyorsak yeni ve faydalı bir şeyler yapmak lazım. Mevlana’nın 1200’lerdeki sözü yolumuza ışıktır; “Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

Ayrıca Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hadis-i şerifi bizim için eşsiz bir ilkedir; “İki günü eşit olan zarardadır.”

Neden? 

Başka alanlara yönelemediğimizde ya da sevdiklerimizle yeterli alan açamadığımızda ya da kendimize yatırım yapamadığımızda “Keşke biraz daha zamanım olsaydı” cümlesine sığınıyoruz.

Asıl eksik olan zaman değil zaman yönetimi hakkındaki yetersizliktir. Zamanın çöpe gitmemesi için bazı önerileri sizlerle paylaşmak istiyorum;

“Zaman yok ki yapayım” dediğiniz neler var, neleri yapmak istiyorsunuz, önce buradan yol almak gerek,

Önemli olanları öncelik sırasına koyup zor olandan başlayın,

Bugün, dün, geçen hafta, geçen ay, geçen yıl gereğinden fazla enerji ve zaman harcadıklarınızın neler olduğunu analiz edin,

Belirgin hedef ve amaçlar belirlerken hayat amacınızın önüne engel olan alışkanlıklarınızı tespit edin,

Verimli saatlerinizi keşfedin,

Bir iş bitmeden diğerine geçmeyin. Çünkü iki karpuz bir koltuğa sığmaz. İşinizi teker teker ve elinizden gelenin en iyisi olacak şekilde yapın. Her işi kendiniz yapmayın, iş bölümü yapın,

Sihirli ve süper güçlerimiz yok. O nedenle sizi hedefe taşımayan işleri boş verin, hedefe taşıyanların da detaylarında boğulmamaya özen gösterin,

Size hiçbir şey kazandırmayan arkadaşlardan ya da ortamlardan uzak durun,

İşinize olduğu kadar, kendinize ve ailenize de zaman ayırın,

Zaman tuzaklarına aman dikkat!

Bu tuzakların belli başlıları; hayır diyememe, kararsızlık, erteleme, kötü iletişim, yanlış bilgi, disiplinsizlik, düzensizlik, dağınık yaşam alanı, mükemmeliyetçilik,

Zihinsel vampir olan sosyal medya, televizyon ve sanal oyunlardır.

Bu araçlar zamanınızın ne kadarını alıyor?

Buralarda harcadığınız zamanı daha faydalı bir aktiviteye dönüştürmeyi düşündünüz mü?

Değerlendirmeler yapın; planımı uygulayabildim mi, yolunda gitmeyen neydi, neleri yeniden düzenlemeliyim?

Derin düşünmeye teşvik eden bu öneriler ve soruların ardından bu haftaki yazımı Necip Fazıl Kısakürek’in “zaman” şiiri ile noktalıyorum:

Nedir zaman, nedir?                                     Akrep ve yelkovan,

Bir su mu, bir kuş mu?                                 Varlığın nabzında.

Nedir zaman, nedir?                                     Akrep ve yelkovan,

İniş mi, yokuş mu?                                        Yokluğun ağzında.         

Zamanın çarkları,                                            Zaman her yerde ve

Sizi yürütüyor!                                                Her şeyin içinde.

Zamanın çarkları,                                            Zaman her yerde ve

Beni öğütüyor.                                                Acem’de ve Çin’de.