Millet olmuş fırıldak
İnsanlara ne kadar çok değer veriyorsanız, onlar da kalkıp o kadar tepenize biniyorlar. Hele bir de verdiğiniz değeri, onlara belli ederseniz! İşte o noktadan sonra işiniz daha da zor.
Birilerinin beş para etmeyen kişiliğine, insan deyip değer biçtiysem, Bu senin artın değil benim yüreksizlere bile hak etmediği değeri verecek küçük yüreğimin yüceliğidir...
O zaman demektir ki; Yüreğimin inceliklerinde kaybetmeye mahkumsun. Değer ya verilir ya bilinir. Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa değersiz olan hep sen olursun...
Mevlana der ki;
Bir adamın birçok hüner, fen, bilgi sahibi olduğuna bakma. Verdiği sözde duruyor mu? Değer veriyor mu, Vefası var mı? Asıl ona bak! Sen, benim sana verdiğim değer kadarsın, Sevmezsem bir hiç, seversem baş tacısın. Ne az ne de çok. Ben istediğim sürece yaşanacaksın...
Yüreğimde sen varken bir başkasında asla yer bulamayacaksın. Sevdiğine verdiğin değer seni değerli kılmıyorsa sevdiğine değil kendine kız. Çünkü değer verişin değerli kılınmak içinse değer verende eksik ararız. Değer bilmeyen senin değerini geç olsa da görür. Ama o zaman geç olur...
Değerin değerini belirlemek ise yalnızca değer vermekle olur. Bu sineye değer bilmese de değer verdiğini unutmak yaraşmaz...
Değer senden değil değer verenden gelir. İstersen kendinden bil değer verilmeden nasıl değer gelir? Bunlar belki kulağa nahoş gelir. Ama gönülden mana-i hakikatten gelir. Sonunda bu değerlerin hatırlatmasına virgül de gelir nokta da gelir. Bunu da ancak değeri bildiren bilir.
"Seni hak etmeyenlere değer vermek, sana değer verenlere haksızlık etmektir."
Baş olanlar övünmesin. Ne Gelirse Başa Gelir, Dizler Yere Değer amma, baş dönerse taşa gelir! Acı suda tatlı suda berraktır. Sakın görünüşe aldanma. Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır...
Konuşmaya değer olanlarla konuşmazsan, insanları yitirirsin. Konuşmaya değer olmayanlarla konuşursan, sözcükleri yitirirsin. Bilenler insanları yitirmezler, sözcükleri de yitirmezler. Kimseyi kırmamak için verdiğimiz onca mücadeleden sonra bile hala vefasızlık ve nankörlük görüyoruz. Yanlış insanlara değer veriyormuşuz da hiç haberimiz yokmuş. Bu nedenle de fazla değer, başımızı neredeyse yere eğecek kadar acı olduğunu gösteriyor.
Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmüyor. Kendimize ait olan maşrapamız küçükse, deryayı suçlamaya da asla hakkımız olmaz, olmamalıdır.
Gidecek hiç bir yeri yokken sana, bana sığınan değil. Gidecek çok yeri olmasına rağmen senin yanında kalanmış değerli olan….
Kısacası: Altın olsam; değerimi herkes bilir. Ben basit bir demir olayım, değerimi sadece anlayan anlayabilsin. Gördüğüm kadarıyla çoğuna verdiğimiz değer ile bence herkes kendi değerini kendi belirler.
Canın yana zamanla öğrenirsin derler. Kime ne kadar değer vermen gerektiğini ben değer vermenin ne olduğunu, istediğim ilgiliyi anlamadığımda öğrendim. Bir söz vardır bilir misiniz bilmem.
“Körler, güneşi görmese de güneş vardır.”
Biz iyilik yapmaya devam edeceğiz ama ne körleri, ne sağırları, ne de başkalarını değil artık kendimizi sorgulayacağız. Çünkü altın, bakır, teneke hangisine nasıl değer verilmesi değil tam aksine karşında ki insan kılığına bürünmüş tüm insani hayvanatlara değeri kadar kıymet vereceğiz. Çünkü insan dediklerimizin hiç birisi hemen hemen ne insan ne de adam çıktı.
Ve bu nedenle de diyorum ki: Körle yatan şaşı kalkarmış ama bizim bundan sonra ne körle, ne şaşı ile ne de adamlığı, kişiliği bozuk olanlarla işimiz olmaz. Makam, mevki ve maddiyatı bulanın sattığı değil sadece insan olduğu, inandığı Allah’tan korktuğu için yaşayanlarla yola devam edeceğiz.
Mesajdan kim ne çıkartacaksa çıkartsın sorun yok. Ama millet olmuş fırıldak. Bizim bu saten sonra ne fırıldaklarla ne de pervane gibi dönenlerle işimiz yok. Adam olan bir adım öne çıktıkça adama adam muamelesi gerisine hak ettiği muamele ile durmak yok yola devam…
Birkaç it ürüyor diyerek yolumuzu değiştirecek değiliz. Bu dikenli yollarda mutlaka acı çektik ve çekeceğiz ama artık yolda ki diken sananlar dikkat etsin. Çünkü o makamları da onlara haram etmek bizim boynumuzun borcu…
Haksız mıyım?
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.