"ŞEKER VATANDIR, VATAN SATILMAZ"
Türkiye' de gündem su misali bir anda değişiyor. Mesela bir kaç hafta önce Türkiye Şeker Fabrikalarının durumu gündeme gelmiş ve ardından özelleştirme kapsamına alınan 14 Fabrika olduğu açıklanmıştı.
Çarşamba Şeker Fabrikasının özelleştirme dışında tutulduğu da, bu arada açıklanmış bunun üzerine Çarşamba Şeker-İş Sendika Temsilciliği ve Başkan Sinan Türe ile Yönetimi, Samsun ve Çarşamba' da Şeker Fabrikamız kapanmasın, satılmasın diye imza kampanyası düzenlemişti.
Aslında bu kampanya ülke genelinde idi. Dikkat çeken Şeker -İş ülke genelinde ki kampanyalarında "ŞEKER VATANDIR, VATAN SATILMAZ" sloganını kullanmış ve çok dikkat çekmişti. Bu çok güzel bir slogandı. İyi de dikkat çekti. Hele hele bence bu söylemin Afrin Operasyonları sürecinde olması çok daha anlamlı...
Sonra tüm Şeker Fabrikaları için eylemler, kampanyalar hızlandı. Dikkat çeken eylemlerden birisi, Turhal Şeker fabrikası işçilerinden geldi. Tokat ziyaretinde önü kesilen Bakan Fakıbaba'ya işçiler öylesine öfkeli olsalar gerek ki, "ŞEKER VATANDIR, VATAN SATILMAZ" sloganları altında dertlerini anlatmaya çalışmışlardı. Kimse nedendir bilinmez doğru dürüst duyulmadı bile...
Ancak o gün eylemlerden haber olsa gerek ki; önceden tedbir alan onlarca Jandarma ve Bakan ve Polis korumalarının nezaretinde Bakan Fakıbaba işçileri dinlemiş ve akabinde de geniş açıklama yapmıştı. O açıklamalar ajanslara düşmüştü.
Açıklamasında Bakan Fakıbaba, 'satılacak veya özelleşecek fabrikalarda şeker üretmeyen, satış sözleşmesine uymayan fabrikalar geri alınacak, ayrıca bazılarına da bizde talip olabiliriz" demişti.
Bu açıklama işçi ve Türk- İş çevrelerinde de tepki ile karşılanmış ve madem geri alınacak, madem siz satın alacaksanız neden satıyorsunuz tepkilerini almaya yetmiş ve konu acil biçim de kapatılmıştı. Sonuç; Mısır, nişasta bazlı şeker denilen NBŞ'lere muhtaç, obez bir gelecek, hastalıklı bir toplum için organik şekerden vazgeçmenin bedeli ne olur sizce?
İnanın Şeker Fabrikalarından vazgeçen ülkem şunları çok iyi hatırlamalıdır. Türkiye tarım da üreten ülke konumundan tüketen ve hazır alan konumuna getirildiğinden bu yana sınıfta kalıp yaya yürümeye mahkum ediliyor. Dikkat edin mesela;
İsrail'den genleri ile oynanmış domatesler ülkemize girdiğinden bu yana organik tarla domatesçiliği tükenmiş, seralarda arılarla genleri aşılanan, kimyasal ilaçlarla anında kızartılan hızlı üretim domateslerle sofralarımız renklendirilse dahi ağız tadımız kalmadı. Yetmezmiş gibi ülke insanında sağlık sorunları da artarak devam ediyor. Bu sadece domates'te ki durum ya diğer meyve ve sebze ithalatımızda sizce durum ne?
Unutmayın ve çok iyi hatırlayın. Hatırlamayan tarihi yeniden gözden geçirsin. Yeniden organik olamayan içeriğin de aşırı şekilde radyoaktif kimyasallarla yetiştirilen kanserojenli şeker , sebze, meyve ve diğer yiyecekler ile yabancı ülkelere muhtaç olmamak için bu kararların yeniden gözden geçirilmesi elzemdir. Devletimizin her tarafını düşman sarmış ve fırsat kollarken lütfen kendi sanayimiz ve kendi üretimden vazgeçmeyelim.
24 Mart öncesinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Samsun' a geleceği günden önce yerel yetkililerin bu konuyu kendisine ileterek, Çarşamba Şeker'in satılmaması ve çalıştırılması için bürokrasi, siyasetçilerin duyarlılık göstermesi, destekleri bekleniliyor.
Bazı iş adamları arazinin elinden gideceği endişesi ile yazıya çok tepki gösterseler de unutmamalıdırlar ki, bu gün çok para kazanabilirler. Paraları çok olsa da başka Türkiye'nin olmadığını unutmamalıdırlar. Kendisini Türk hisseden parayı değil önce milletini ve elbette ki vatanını düşünmelidir. Şeker- İş'in sloganında ki gibi "Şeker Vatandır, vatan satılmaz" diyerek önemli olan vatan ve kendi üretimimiz olmalı diyor duyarlılık gösteren tüm siyasetçilere şimdiden selamlarımızı iletiyoruz.
Aksi durumda tarih "Çarşamba Şeker'i ve ülke şekerine ihaneti yapanlar, satanlar" diye kötü isimler şeklinde tarihe altın harflerle yazılacağı unutulmamalıdır.
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.