Biz söz duydum çok hoşuma gitti. Tam da konumuza uyuyor...

"ADAMLIK CİNSİYET MESELESİ DEĞİL ; ŞAHSİYET MESELESİDİR..."

Bir büyüğüm demişti ki:" Erol bey, bazı insanlar vardır girdikleri topluluklardan şeref alır, bazıları da girdikleri toplulukları şereflendirir. Topluluğumuza geldin bizleri şereflendirdin teşekkür ederim." Ne güzel söz değil mi?

Bazı insanlar koltuk bulana kadar Melek gibidir. Ama buldukları ilk koltuğa oturur oturmaz şeytani yüzlerini ortaya çıkartırlar. Hırs, kin, nefret, öfke, eleştiriye tahammülsüzlük, maddi çıkar...

Ne sayarsanız sayın hepsini sere serpe serer ortaya. Ama yüzlerinde gülümseme, elleri hep önlerinde başları eğik, ulvi bir dini yönü baskın kişilik sergilerler. Unutulmamalıdır ki Melekte, Şeytan' da birer MELEKTİR...

Ama birisi şeytani nefislerini, diğeri ruhani nefisleri insanlara iletir. Şeytanlar da insanların nefsini okşayan, onlara "Bir şey olmaz yap, yap" diyerek kandırıp, geçici bir heves, heyecanla günah işletirler. İşte bizim bazı koltuk sahipleri de bu tipler. Allah şeytani kişilikli koltuk sahiplerini başımızdan tez vakitte alsın diyorum. Kim üstüne alınırsa...

***  

Ramazan Bayramımızı idrak ettik. Ama Bayramı zehir etmeye yırtınanlarda olmadı değil. Birileri

Bayramda gerçek kişiliklerini orta yere koydu. O AKP İlçe Başkanı.  Parti ise benim için AK Parti.  O AKP İlçe Başkanı hem de Şen Ortaklar...

Eski İlçe Başkanından boşalan koltuğa önce zoraki atama ile akabinde ise göstermelik ayar çekilmiş kongre ile seçilen ve mevcut AKP İlçe Başkanı.

Yahu bu eski Başkanı ne başkanmış ki ona duyulan kin, nefret tükenmek bilmedi bunlarda. Hala ateşleri yandıkça yanıyor. O eski başkanın da günahını ala ala cennetlik edecekler adamı. Ne güzel değil mi? Ki bir şen ortak daha eklenmiş bunlara ve bunların yeni çıktığı yolda o da böyle doruk yaptı sanırım. Bunlara da ders veriyor galiba. Şen Ortaklar artıyor yani...

Derler ki; Bazılarına makam , mevki, para, şan şöhret veya yola gidecek, üç beş çay içip yemek yiyeceksin ki tanıyabilesin. Biz tanımamışız.

Hukukçu, insanların hukukunu savunacak biri her nedense İlçe Başkanı olduğundan bu yana konuşmaktan, açıklama yapmaktan imtina eden tedirgin bir kişiliğe büründü. Adeta emirleri Genel Merkezden değil de, eski ortağı ve ağabeyinden alır oldu. Ama AK Partinin yani şen ortaklar partinin sahibi değil ki?..

Şen Ortaklar, personelimizi AK Parti İlçe binası açılışında KOVMUŞ...

Hem de bayram günü. Neden mi?. Demişiz ki, "Tüm siyasi partiler Zübeyde hanım meydanına gelmek için can atarken, AK Parti neden doğu yaka'ya götürülüyor?. Oldu olacak Belediye binasına taşının kira da vermezsiniz" demişiz.

Şimdi de diyorum ki bu uygulama yani kovma olayı sonrasında; "Ey Şen Ortaklar oldu olacak İmamoğlu İş hanından Belediye binasına yer altından tünel kazın tünel. Okumuş, kültürlü bir kişi eleştiriye tahammül edemez mi?. Okuduğunu anlayamaz mı?. Gazeteci soru soramaz mı?. Haber yapamaz mı?. O zaman cevap ver. Ağzını şen ortak abin mi tıkadı. Sen AK Partinin temsilcisisin. Şen ortak abinin değil...

AK Partiden daha mı üstünsünüz ki eleştiri yapılınca Parti kimliğini öne çıkartıyor şeytani gülümseme ardında Şen Ortaklar kesilip AK Partinin adını lekeliyorsunuz.

Okumuş Şen Ortaklarım benim. Biliyor musunuz? O parti benim. O parti Çarşamba'nın, O parti Türkiye'nin...

Siz kimsiniz? Babanızın çiftliği sanıyorsanız gidin başka köyde arayın. Burası halkın partisi ise siz kimsiniz?

Bu gün o makamı işgal edebilirsiniz ama basını, halkı o parti binasından asla kovamazsınız!: Halk olmasa, delege olmasa siz bir hiç siniz!. Sizi kimse tınlamaz bile. Fark edebiliyor musun?.

Ha önce eski Şen Ortaklar, sonra bilmem ne vakfı ilçe temsilcisi, sonra kurulan naif bağlarla ilçe başkanı. Kimin AKP'nin.  AK Parti'nin değil. Siz ve sizin gibiler bu partiyi AKP yıpratıyor.Bu konu daha çok su götürür sayın Şen Ortaklarım benim...

Partiden Gazeteci, muhabir kovmak, Sansür uygulamak, keyfi çalışmak....

Erol Şeker'in adamı ve kendisi bu partiye giremez demişsin ya!..

Unuttun galiba...

Hadi bakalım. AK Parti üyesiyim. Bizzat kov görelim. Gücün yetiyorsa...

Ekmeğe, namusa el uzattınız sustuk. Korkudan değil asaletimizden, mesleğimizden...

Şimdi kaldı bir canımız. Onu da alacak, aldıracaksanız yani öldürecek veya öldürtecekseniz buradayım buyurun. Geliyorum.

Yapın ne istiyorsanız hadi... Gazeteyi kapatın, beni öldürün, öldürtün...

Gazeteye ve asıl bana olan bu kin, nefret, öfkeniz nedir yıllardır  çözemedik gitti. Bize de halka da açıklayın ki  halkta, parti yetkilileri de öğrensin...

Siz kimsiniz?. Devletin Kralı ya da Çarşamba'nın MAFYASI MI?.

Siz bilirim her yolu çok iyi bilirsiniz hem de çok iyi. Erol Şeker gitsin, gazete kapansın diye yapmadığınız kalmadı. Durmayın hadi. Kendi parti üyesine bunları yapan bir İlçe Başkanı, kapısına mühür vuran bir Belediye Başkanı oy veren halka ne yapmaz?.

Korkuyorum dememi bekliyorsunuz, el pençe gelmemi, özür dilememi çok beklersiniz. Yanlışı olan boyun eğer. Benim korkum yok, endişem hiç yok. Sizden hiç ama hiç KORKMUYORUM. Kuş kadar yüreğiniz varsa buyurun. Çünkü ekmeğe, namusa el, dil uzatanlardan her şey beklenir.

Ama Ey Şen Ortaklar çok iyi bilirsiniz ki; Sizin ekmeğinize, namusunuza el, dil uzatmadık, uzattırmadık, uzattırmayacağız.  Bunu en iyi Şen Ortaklar çok çok iyi bilir?

Secdeye giden kalb ve yüreğinizle konuşun, sözde şen ortakların abi dili ile değil. Buyur "Kov" bir daha bakalım hadi...

Yok biz AK Partiliyiz, hukukçuyuz, insanız, dürüstüz diyorsanız eyvallah....

Değilseniz gerçek yüzünüzü gösterin ve MAFYA yönünüzü dışınıza vurun vurun ki Millette Şen Ortaklarlığınızı net görsün. Melek gibi davranmayın. Dedim ya Şeytan'da bir melektir...

Hadi bakalım. Bu Ülkenin Emniyeti, Adalet Sarayı, AK Parti Genel Merkezi bu kadar duyarsız kalacaksa  "Tuz kokmuş", demektir ki ona da çare yok. Gerçi Şen ortakların abisinin İdare mahkemesi ziyaretini hatırlayınca üzülmüyor da değilim. Ancak hala inatla adalete inanıyorum ki gereği mutlaka yapılacaktır. Bu söylediklerim iyi biline ey Şen Ortaklar...

Ve o bakımdan en başta ki sözü çok sevdim:

"ADAMLIK CİNSİYET MESELESİ DEĞİL ; ŞAHSİYET MESELESİDİR..."

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...