Son günlerde köşeme çekildim, izliyorum yaşananları…

Sevgili Çelik Kardeşim isyanları oynuyor.

Yazın be abi şu yazıları diye.

Ama yoook öyle yağma..

Ağzım var diyen herkes konuşuyo…

Ya da ağzı olduğunu bilen,

Hatırlayan,

İki dudağının arasında,

Dilinin altında,

Küçük dilinin bile nutkunun tutulacağını bilen,

Ama adına özerklik,

Demokratik açılım dedikleri

Nevalelere sığınarak,

AB Kriterleri,

Modernleşme,

Falan da falanlarla

KO-NUŞ- TUK-LA-RI-NI SANIYORLAR.

Konuşan konuşana.

*** 

İki dil,

Vışşş anaaaaaaaaaamm…

Belediyeler Çöp bidonlarına ( konteynır yeni isimleri)

3 dilde? Yazmışlar.

Adamlar daha kendi aralarında ne konuştuklarını bile anlamazken,

Kürtçe ana dilimizi bize dayatma ile unutturmak istiyorlar diyerek basıyorlar yaygarayı.

Yok yaaaa!..

SSCB de kendi dillerini konuşturdu ne oldu?

Macarlar, Bulgarlar, bilmem nerelerde.

ABD’ de kim konuşabiliyor İngilizceleri dışında bir dili.

Hadi bakalım bizim Almanya’ da ki, Fransa’ da ki, bilmem dünyanın her bir yerinde ki Türklere TÜRKÇE İSTİYORUZ dedirtin bakalım ne olacak!.

Dünya ayağa kalkar.

Sonra Türkiye’ de etnik diller konuşulmalıymış,

İzin verilmeliymiş.

Özerklik, demokratik haklarıymış.

“Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” buna denilse gerek.

Bu gün MHP, CHP lilerin dediği gibi ne istiyorlar!.

CHP ve MHP liler diyor ki;

Başbakan da onlar gibi sınır çizmiyor mu?

Sivas’ ın ötesine gidemiyorlar diyerek.

Başbakan bile sınırları gösterince…

İki dil, iki bayrak, kendi içinde özerk, kendi içinde öz dilleri ( neyse!) konuşulmaya başladığımız günümüzde…

Yarın kendi ordumuzu da kurmak istiyoruz diyecekler bu pervasızlar.

Bu vatan, Kurtuluş Savaşı ile sınırlarını çizmiştir.

O mücadele de Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Acem, Azeri, Alevi, Sünni, Gürcü falan falan ayrımı yapmadan.

Bir vücut olup mücadele etmediler mi?

Birlikte şehit, gazi olmadılar mı?

Peki, bu gün kim veya kimler neyin mücadelesini veriyor.

 Başbakan sonunda çıktı “Devletimin dili tektir” dedi.

Demesine de…

Peki, TBMM çatısı altında grup toplantısında Kürtçe konuşulmasına müsamaha gösteren Meclis Başkanı orada ne yapıyor?

Neden tepki göstermiyor?

 Peki, Kürtçeyi bile 2-3 lehçe ile konuşan ve birbiri ile anlaşamayan, kendi konuştuklarını kendilerinin anlamadığı bir ülkede bu tezgahı kimler kuruyor.

Bizi yönetenler neden tepkisini net olarak göstermiyor, ya da gösteremiyor.

Hadi şimdi buradan yakın.

Beyler oturup iyi düşünün.

Bu tezgâh yarın parçalanıp, bölünmek istenen, Irak, Afganistan, gibi ülkeler gibi parçalara, özerkliklere bürünen ve üzerinde paye bekleyen akbaba gibi köşelerde, deniz aşırı ülkelerde bekleşen ne idüğü belirsizlerin tezgâhı değil midir?

Bunu bizi yönetenler göremiyor mu?

Çok uçuyor diyebilir okuyanlar.

Ancak TSK sını bu kadar yıpratırken susanlar, iki üç dil ya da lehçe de çöplerini şimdilik bilmem ne dilleri ile yazı yazarak caka satanların

Yarın Türkiye Cumhuriyetini satmayacağı ne malum!.

Burası Türkiye…

Başka Türkiye yok!

O zaman fazla düşünmeye gerek yok!.

Silkinin, titreyin kendinize gelin.

Bu vatan TEK,

Bu bayrak TEK,

Bu Millet TEK…

O da TÜRK MİLLETİ.

Onu da Büyük Önder, birilerinin korktuğu, ya da arkasına sığınarak sadece kalkan olarak kullanan ama bu ülkeye her şeyi veren Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, TÜRK MİLLETİNİN emanetidir.

Emanete hıyanet olmaz.

O zaman EMANETİ İYİ KORUYUN!.

Yoksa son pişmanlık çare etmeyecektir.

“Susanlar utanmalı millet değil!.”

Bilinmiş ola!...