Şu son bir hafta on günlük süreci dönüp hep birlikte iyi düşünelim. Bazılarının deyimi ile kaseti geri saralım neler olmuş diyeceğim ama boş verin. O günleri bir daha yaşamayı ve hatta hatırlamayı bile düşünmüyorum.

Piyasada o kadar kirlilik var ki!

AK Parti mevcut İlçe yönetiminin durumu...

Yeni ilçe başkanı olarak atanan Anıl Seyfi Arslan ve İl Yönetimi hakkında ki iddialar.

Haftalık olağan toplantıya gelen yönetim kurulunun parti binasına alınıp alınmamaları, ışıkların söndürülmesi, kapının kilitlenmesi...

Yaşananlar, yaşanmayanlar vs vs vs...

İşin garibi ve en çok dikkat çeken yanı ise bize ulaşan tüm bilgilerin acayip olması ve bunları da bizim dile pardon kaleme almamız sonrasında ortalığın haddinden fazla gerilmesine neden olması...

Aslında gerilmesine de gerek yok.

Bizim gazeteci olduğumuzu bir kez olsun kabullenmeyen siyasetçiler hep kendilerine göre nabız haberleri bekliyorlar. Acısı büyük olunca da tepkiyi ön planda göstermeseler de içeride fırtınalar kopuyor.

Mesela; AK Parti İl Başkanı Fuat Köktaş'ın başkanlığını severim ama yazdıklarımı bende ilk duyduğum da olmaz, olamaz demiştim. Ama haberci haberini yorumunu korkusuzca yapmalı ve biz de yaptık.  Beğendiğim, desteklediğim Köktaş' a bile neler yazdım. Birielri gibi isimsiz veya uzaktan sallayarak bile değil. Adam gibi dimdik.

Herkes kafayı mı yedin, kalemini kırar, aklını başına topla şeklinde neler neler demediler ki! Onlar bu söylemlerle geldikçe yazdım. Bu işin mimarları 2003 de temeli oluşturdu ama 2008' de yıkıldı sanmıştım. Ki geçen aylar da yeniden eski temellerin üstünde ki küllerden ayağa kalmaya çalıştıklarını fark ettik. Ama yeniden eski temeller  çok çürük farkında değiller. Çürük temeller üzerine yapılan her bina tez zamanda çökeceği unutulmamalıdır. Bu kirli siyasette tez çökecektir göreceksiniz.

Her neyse bize gelen bilgileri aktardık sorunumuz yok. Bu doğru ve dürüst gazeteciliğin gerekliliğidir. Haberi vereni değil ama itham edilenleri isim vermeden yazmadık, en azından kuşlarımın iddialarını ve itham edilenleri adam gibi dimdik kaleme döktük. Gelen iddialar yalan olsaydı yalanlanırdı ve tekzip gönderilirdi ki bizler de seve seve yayınlardık, yayınlarız da...  Kimsenin kuşkusu olmasın...

Ama bu saatten sonra artık bunlardan da vazgeçiyorum. Birilerinin deyimi ile bir şeyler vaat ettiğinden, verdiğinden, korkuttuğumuzdan, baskıdan falan değil...

Bu memleket Çarşamba, Samsun dahil bu gazetenin, bizim dürüstlüğümüzü, gazetenin değerini bilmedikten sonra bizim çırpınmamız "Donkişotluktan" öte bir şey değil.

Çarşamba ve Samsun'a 10 Yılı aşkın süredir bir şeyleri duyurmak istedikçe, birileri siyasi, maddi falan filan tüm güçlerini kullanarak bunu geçiştirmeye çalışıyor.

AK Parti ile AK siyasetin ülkeye geldiğini düşünenlerden-(dim)...

Ama artık AK siyasetin tükendiğini görüyorum. Dedik ya,Donkişot olmaya da niyetim yok.

Bakın diğer çoğu ilçelerde ve Çarşamba'da kangrene dönüşmüş gelişmeler olmasına rağmen sadece HABER EXPRES GAZETESİ  ile adam gibi duruşumuzu ve haberciliğimizi yapıyoruz ve yaptık.

Ne oldu halk madalya mı taktı, destek mi verdi, kim sorguladı. O zaman boşa kürek çekmenin anlamı da yok...

Yani "BİR TOPLUM NASIL YÖNETİLMEYE LAYIKSA ÖYLE YÖNETİLİR" diyorlar ya!. Bizim Çarşamba, Samsun ve diğer ilçeler de yönetilmek istediği gibi kendilerine yakışır şekilde yönetiliyorlar...

Biz koyun olmak istemiyoruz. Koyunların çok olduğu yerde bizim insani duruşumuz anlaşılana kadar siyaset sahnesinde ki yorumlarıma ara veriyorum.

Susmak bence en güzel ve en etkili tepki ve protestodur.

Alın maddi, siyasi bilmem ne gücünüz sizin olsun. Tertemiz siyaset geri gelene kadar suskunu oynayacağım biline...

Bize bulaşmadıkları sürece bu tavır sürecektir...

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...