Basın şekillendiriliyor mu!!??
15 Temmuz öncesi FETÖ ile başlayan ardından hain FETÖ kalkışmasının ardından yaptıkları haberlerden dolayı ya da bazı kişisel ve farklı olaylardan Gazetecilere saldırı ve bu saldırıların karşılıksız kalması bazı kesimleri iyiden iyiye cesaretlendiriyor.
Hele hele ki bu cesaretlenen potansiyel suçlu, basına kin ve garezi olanlar olması daha da düşündürücüdür.
Bir de can acısı nedeni ile yaptığını bilmeyen insanları ayırt etmeye çalıştığımız bu günlerde, bilinçli veya bilinçsizce bürokrat ve kolluk güçleri ile yargının da basına bir şekilde baskı uygulaması tedirginliği arttırıyor.
Basın kamu görevi yapmakla beraber halka ve okuyucusuna haber verme, denetim ve eleştirileri özgürce yapmalıdır.
Ama gün geçmiyor ki bir yeni can sıkıcı olay olmasın. Gazetecilere çok sayıda unutulmaya yüz tutan bir çok gazeteciye saldırı haberlerini unutmadık.
****
Toplum olarak adeta cinnet geçiriyoruz. Adetası yok tamamen cinnet geçiriyoruz.
Ekonomik durum, sosyal ve siyasi ortam ile dillerde ki gerilim ve hain kalkışma sonrası oluşan gerilim...
Hepsi toplumun korku ve gerilimi içinde patlamaya bomba gibi olması çok büyük bir sıkıntı durumuna gelmiş haldedir.
İşte bu nedenledir ki burada en hassas olması gerekenlerse Kolluk güçlerimiz ile yargı!
Kolluk güçleri özellikle 15 Temmuz hain kalkışması sonrası şaşkın.
Personeller çok fazla eksilmesinden kaynaklı yeni personellerle yola devam ediyor.
Genç bir kadro ile yola devam eden Emniyet Müdürlüğü personellerinin yanı sıra geçtiğimiz yıl iç işlerine bağlanan Jandarma Güçleri de aynı sıkıntıyı yaşıyor.
Jandarma asker kalmadığı için Uzman kadrolarla yola devam etmek durumunda kaldı.
Ancak yeni personeller tam yetiştirilemeden asayiş olaylarına, toplum odaklı olaylara gönderilince sıkıntı da artıyor. Bu noktadan sonrası Yargıya kalıyor.
Hadi Polis ve Jandarma da genç görevli hata yaptı diyelim. Bunu toparlayacak olan Yargı kadrosudur.
Ama sıkıntı her geçen gün artarak devam ediyor.
***
Mesela bakın malum önceki gün Pendik’te hamile kadın ve eşinin bulunduğu araca saldırarak çifte dehşeti yaşatan şüphelileri kapıda karşılayan Pendik Şehit Adil Gözalıcı Polis Merkezi Amirliğine girdikleri sırada elini sıkan polis amiri görevden alınarak hakkında idari soruşturma başlatıldı. Bu haber gazetecilerden önce sosyal medya da patlak verdi.
Siyaset ve bürokrasi kusura bakmasına ama basını şekillendirmek yerine sosyal medya ile internet kanununu çıkartılmalıdır.
Yetmedi yeni göreve başlatılan Polis ve Jandarma asayiş ekiplerinin toplum psikolojisi, basın yardımlaşması noktasında iyi eğitilerek bilinçlendirilmelidir.
Bilinçsiz eğitimsiz bir polis veya Jandarma toplumu sakinleştirme ilk görevi iken bilinçsiz ve acemi eğitilmemiş ise bir anda olay yerini kendisinin alev topu gibi yangın yerine çevirmesi kaçınılmaz dönüşü olmayan bir eksiklik olduğu iyi bilinmelidir.
***
Şimdi bunları neden anlatıyoruz. Tüm Ülkemde siyaset, ekonomi, bürokrasi nasıl değişime, yenilenmeye yeni oluşuma yelken açmışsa...
Kısacası birileri Medyayı yapılandırmak, şekillendirmek, kendilerine göre dizayn etmek düşüncesi ile değişim adına düğmeye basmış görünüyor.
Bu düğmeye kim, neden, nasıl bastı bilinmez ancak;
Bu düğmeciler kimleri yeni kadroya alacak, kimleri fişleyip kimleri içeri gönderecek, kimlerin elini kolunu bağlayıp bu meslekten uzaklaştıracak bilinmez..
Yeni Gazeteci ve Medya oluşumu için düğmeye basanlar, Gazetecilik mesleğini adam gibi yapanı kabullenemedikleri gibi bizleri yok etmek için her yolu sıra dışı olaymış gibi ilk hamleleri tesadüfmüş gibisine başlattılar farkındayız.
Mesela bazı güçler bazı gazeteciler için 53. maddeden dava açma ve mahkemeye sevk işlemleri ilk adımları olmaya başladı devam ediyor..
Kimi vakit bulunduğu ilçe, il ve hatta ülkenin bürokratik ve siyasi güçleri ile istediği gibi oynuyor.
Ancak unutulan Mustafa Kemal Atatürk'ün;" “Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir” (1922)" sözleridir.
Basın görevinin açık istihbarat olduğu aşikardır. O zaman devletimize ve unsurlarına sahip çıkarak toplumun huzuru için mücadelede en ön safta yer almaya devam edeceğiz.
Bilmem mesaj yerine gider mi ama gitmek zorunda olduğu bilinmeli, devlet erkinin buna göre yapılanmaları kontrol etmelidir.
Basın mutlak özgür olmak zorundadır. Birileri tarafından şekillendirilmiş basın; 'Namlusu kendisine çevrilmiş silah gibidir.'
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.