Dün “Gerçekler acıdır unutmayın Sayın Başkan Oduncu” köşe yazımıza her zaman olduğu gibi yine bizatihi tepki gelmedi.

Ancak akşama kadar gelen telefonlarda tepkinin büyük olduğu ama yanlış adreslere yapıldığını duydum. Üzüldüm.

En başta gelen yorumlardan birisi Muhtarlarımızdan birisine ait... Yazık olsun bu yorumu hem de şahsıma yaptığı için. (Yaptıysa ve eğer bunu da konuşmalar olduğunda ki kişileri bulup konuşturabilirsem resmi olarak dava konusunu bile düşünüyorum)

Bu memlekette gazeteci olmak kadar zor bir olay yok. Birisinin çıkarına ters bir adım attığınız anda olmadık hakaret ve karalamalara muhatap oluyorsunuz. Bu ilçede geçmiş yıllarda 5-10 liraya haber yapılırmış. Reklamlar alınırmış. Verilmediğinde haberlerle tepki koyulurmuş.

Şükür bunu HABER EXPRES GAZETESİ ile yıktık. Ama şimdi pişmanım. Çünkü almadığımız yapmadığımız işlerden dolayı itham ediliyoruz ya!. Adamlar para vererek haber yaptırmaya alıştıkları için akıllarının bir köşesinde hep paralı işler olayı var. Dün haberimizde Muhtarlar Derneği Başkanlığına aday olan Sebahattin Aydınoğlu ile ilgili adaylığını açıkladığı haberini yaptık. Adam o kadar bunalmış ki haber yapmak için bile bize 10 dakikasını zor ayırdı. Konuşmaktan bile imtina etti. Muhtarlara aday olduğunu bile doğru dürüst duyurmadı. El ilanı ile bile duyuruda bulunamıyor. Neden. Dedikodular yüzünden...

Hakkımda o sözü söyleyen Muhtar sanırım ki,  10 dakikalık haberi 10 lira olarak algılamış. İşleri para ya!...

Yapmadı da ne oldu? Yine dün köşe yazımızı onun yazdırdığını söyleyerek suçlamışlar, karalamışlar. YAZIKLAR OLSUN BU ZİHNİYETTE BU HALKIN SEÇİP KENDİSİNİ YÖNETTİRDİĞİ BU İNSANLARA. Çünkü beyinleri kirli olanlar ancak bu kadar alçalabilir bu kadar hakarete varan ithamlarda bulunabilirler.

Bilinmesini isterim ki: Ne Aydınoğlu ne de bir başkasından bu güne kadar haber karşılığında ne maddi ne de başka ad ve nam altında rant elde etmedim, ithamını bile yorumuna dahi girmedim. Çok kolay yol. Muhtar dediğim şahıs demiş ki: “Erol Şeker’ e 10 Lira ver haberini yapsın”. Yazıklar olsun. Demek ki bir İçme Suyu Grubuna aday olma hesabı yaptığında kendin maddi ne kadar çıkar düşündün de aday olmaya hazırlandın. Kaldı ki son saniyede o cesareti de gösteremedin. Ama şimdi bana bu kara lekeyi sürmeye çalışıyorsun. Yazıklar olsun muhtarım seni çok severdim ama beni yanıltanlardan birisi de sen oldun.

Sonra Sevgili başkan Veysel Oduncu’yu severim. Asla küsmem o da bana küsmez. Bu bir yarıştır. Bu yarışta da ben düşüncelerimi, gördüklerimi köşe yazımda dile getirdim. Beğenir yada beğenmezsiniz.

Buradan bir kere daha sorayım. Sevgili başkan ilk geldiğinde ki heyecanın nerede?. Hani Dernek binası, makam otosu ne halde…

Bu noktada oto ile ilgili yorumlarda bulunmuşsunuz. Teessüf ederim. Yönetim olarak karar alıp kimlerin otoyu kullanacağının kararını elbette ki bana söylemek durumunda değil, zorunda değilsiniz. Ama şunu bilin ki: Muhtarlar Derneği yazan araç eğer ki yönetimden birilerinde bile olsa kendi şahsi işleri için kullanılıyorsa…

İşte o noktada sorarım. Bana hesap vermeyeceksiniz ancak Muhtarlara hesap vermek zorundasınız. Bana ne yoksa ki sizin otonuz bilmem nerede görülmüşmüş ilgilendirir mi?

Son cümle olarak daha fazlası mı dün de belirttiğim gibi. Tepkilere göre daha fazlasını sonra ya bırakıyorum.

Konuşmak, yada resmi olarak dedikodu ile değil açıklama yapmakta sizin elinizde. Bize de haberleştirmek kalıyor ki her zaman göğsümü gere gere yazarım.

Unutmayın “Bildiğini söylemeyen dilsiz şeytandır” sözü boşuna denilmemiştir.

Bu günlükte bu kadar. Devamı tepkilere göre gelecek.

Mutlu günler efendim.