Türkiye’nin dört bir yanı, cennet gibi topraklar… Ama ne yazık ki, cennet topraklarımız kuraklığa teslim oluyor. Son yıllarda iklim değişikliğinin etkilerini iliklerimize kadar hissetmeye başladık. Kuraklık, tarımı perişan ediyor.

*Verim mi Kaldı? Çeşitlilik mi?*

Kurak hava koşulları, bitkilerin su ihtiyacını karşılamada büyük sorunlara yol açıyor. Toprak, suya hasret… Bitkiler, suya muhtaç… Bu durumda verim mi kalır, çeşitlilik mi? Sanki tarla değil, çöl! Çiftçi kardeşim, suya bağımlı bitkiler zaten iflah olmuyor, hasat desen hak getire.

*Çiftçinin Ekonomik Çilesi*

Kuraklık, çiftçinin cebini de yakıyor. Ürün kaybı, çiftçinin gelirini yere seriyor. Tarlayı sulamak için harcanan para, girdi maliyetlerini uçuruyor. Kuraklık dönemlerinde tarım ürünlerinin fiyatları tavan yapıyor, vatandaşın sofrasına ateş düşüyor.

*Su Kaynakları Can Çekişiyor*

Kurak hava koşulları, su kaynaklarını da bitiriyor. Barajlarda su kalmadı, yeraltı suları desen can çekişiyor. Bu sadece tarımı değil, günlük yaşamımızı da tehdit ediyor. Kuraklık, toprak erozyonunu artırıyor, ekosistemi mahvediyor.

*Çözüm Nedir?*

Kuraklıkla başa çıkmak için ne yapmalı? Su tasarrufu sağlayan sulama tekniklerine yönelmeliyiz. Kuraklığa dayanıklı bitki türleri ekmeliyiz. Sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmalıyız. Su kaynaklarını korumalı, verimli kullanmalıyız.

Sonuç olarak, kurak hava koşulları tarımı da, çiftçiyi de, vatandaşı da perişan ediyor. Ekonomik ve çevresel açıdan ciddi sorunlara yol açıyor. Kuraklıkla mücadele için acilen önlem almalıyız. Aksi takdirde, gelecek nesiller için büyük bir tehdit oluşturan bu sorunla başa çıkmak çok daha zor olacak.